Son günlerde Türkiye genelinde etkisini gösteren soğuk hava dalgası, özellikle tarım alanında ciddi hasarlara neden oldu. 36 ilde yaşanan zirai don olayları, çiftçilerin üretim süreçlerini sekteye uğrattığı gibi, psikolojik olarak da derin etkiler bırakıyor. Tarım sektörünün temel dinamikleri üzerinde bu kadar büyük bir olumsuz etki yaratan bir iklim olayı, hem ekonomik hem de sosyal anlamda önemli boyutlar taşıyor. Bu durum, sadece ürün kaybı ile sınırlı kalmayıp, çiftçilerin ruh sağlığını ve sosyal yapılarını da tehdit ediyor.
Zirai don, bitkilerin büyüme süreçlerini durdurarak tarımsal üretimi olumsuz etkiler. Bu yıl özellikle bahar aylarının başında yaşanan soğuk havalar, birçok tarım ürünü için hayati tehlike arz eden bir durum oluşturdu. Fındık, kiraz, elma ve sebze türleri gibi birçok ürün, bu don olaylarından etkilendi. Çiftçiler, bu durumun maddi kayıplarının yanı sıra, gelecek yıl ürün verimlilikleri konusunda kaygı taşımaktadır. Zirai don, tarımsal üretimde ani düşüşlere yol açarken, ayrıca çiftçinin sezon boyunca maliyetlerini karşılayabilme yeteneğini de sorgulatmaktadır.
Özellikle Doğu Anadolu ve Marmara bölgelerinde tarımsal üretimin yoğun olduğu köylerde, zirai donun neden olduğu kayıplar oldukça büyük. Çiftçiler, hem ürün kaybı yaşamakta hem de sarmal bir kaygı durumuyla karşı karşıya kalmaktadır. Tarım kredileri, çalışanların istihdam durumu ve hane bütçeleri üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu bağlamda, zirai don olayı yalnızca tarımsal bir sorun değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir kriz hâline dönüşmektedir. Üreticiler, mevcut kayıplar yüzünden borçlarını ödeyebilme endişesi taşırken, bu durum psikolojik gerginliklere neden olmaktadır.
Zirai donun tarımda yarattığı kayıplar, çiftçilerin ruh sağlığını da ciddi boyutlarda etkiliyor. Uzun vadede yaşanılan bu tür kayıplar, çiftçilerde belirsizlik duygusu, kaygı bozuklukları ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Tarım, Türkiye ekonomisinin önemli bir ayağını oluştururken, bu sektör çalışanlarının yaşadıkları ruhsal sorunlar, ayrıca aile yapılarını da tehdit ediyor. Çiftçiler, ailelerinin geçimini sağlama üzerindeki baskıyı hissettikçe, ruhsal sağlıkları daha da kötüleşiyor.
Çiftçilerin yaşadığı bu psikolojik sorunların çözümü için tarımsal destek mekanizmalarının yanı sıra psikolojik destek sistemlerinin de hayata geçirilmesi gerekiyor. Tarım Bakanlığı ve sosyal hizmet kurumlarının, çiftçilere yönelik destek programları geliştirmesi ve ruh sağlığı konularında farkındalık artırıcı faaliyetlerde bulunması önemlidir. Ayrıca, toplumsal dayanışma projeleriyle çiftçilerin kendilerini yalnız hissetmemeleri sağlanmalıdır. Çiftçilere sunulan terapi ve danışmanlık hizmetleri, bu zorlu süreçte ruh sağlıklarının korunmasına katkı sağlayabilir.
Son olarak, zirai don olaylarının yaşandığı bu dönemde, toplum olarak çiftçilerimize sahip çıkmak ve onları desteklemek büyük bir önem arz ediyor. Çiftçilerimizin yalnızca ekonomik değil, ruhsal açıdan da desteklenmesi, sürdürülebilir bir tarım geleceği için elzemdir. Gerçekleştirilen her destek ve yapılan her sosyal yardım, çiftçimizin yarınına umut katacaktır.