Balıkesir'in Sındırgı ilçesi 20 Ekim 2023 tarihinde, saat 14.35'te, 4 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, depremin merkez üssü Sındırgı olarak belirtildi. Yerel halk arasında paniğe neden olan bu olay, sadece fiziksel zararlarla değil, aynı zamanda psikolojik etkileriyle de dikkat çekiyor. Bu yazımızda, Sındırgı'daki depremin ardından yaşanan psikolojik etkileri inceleyeceğiz.
Depremler, insanların yaşamını köklü bir şekilde değiştirebilecek doğal afetlerdir. Sındırgı'daki deprem, bölge halkında korku, kaygı ve belirsizlik duygularını tetikledi. Depremin ardından yaşanan stres, toplumsal psikolojide önemli bir etki yaratır. Özellikle depremin ardından yaşanan ilk saatler oldukça kritik bir dönemdir. Kişiler, çevrelerinde olan biteni anlamaya çalışırken, geçmişte yaşadıkları travmalar tekrar gün yüzüne çıkabilir. Bu durum, bireylerde anksiyete bozukluğu, panik atak ve stres tepkileri gibi çeşitli psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Özellikle çocuklar, depremlerden çok daha duyarlı etkilenmektedir. Bu nedenle ailelerin, çocuklarının yaşadığı korku ve kaygıyı anlamaya çalışmaları, destekleyici bir ortam sağlamaları son derece önemlidir.
Deprem sonrası toplumsal dayanışma ruhunun önemi büyüktür. Sındırgı'da yaşanan depremin ardından, bölge halkı arasında yardımlaşma ve dayanışma duyguları pekişmiştir. Bu tür durumlar, bireylerin psikolojik olarak daha güçlü hissetmelerini sağlar. Yapılan araştırmalar, toplumsal dayanışmanın psikolojik iyileşme sürecinde olumlu etkiler yarattığını ortaya koymaktadır. İhtiyaç sahiplerine ulaşmak, sosyal bağları güçlendirmek, bireylerin kendilerini yalnız hissetmelerini önler. Bu nedenle, Sındırgı'da yaşanan deprem sonrası yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının etkin bir şekilde harekete geçmesi, enerji ve umut verici bir atmosfer yaratmaktadır.
Psikolojik destek, deprem sonrası önemli bir diğer unsurdur. Sınırlı sayıda profesyonel psikolog ya da terapist mevcut olabilir. Ancak, yerel halkın bir araya gelerek birbirlerine destek olmaları ve duygularını paylaşmaları, depremin etkilerinin azalmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, çeşitli psikolojik danışmanlık hizmetleri ve destek grupları, depremzede bireyler için önemli bir kaynak haline gelmiştir. Psikolojik destek, bireylerin yaşadıkları travmayı anlamalarına ve başa çıkmalarına yardımcı olur.
Sonuç olarak, Sındırgı'da meydana gelen 4 büyüklüğündeki depremin yarattığı etki sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik alanlarda da kendini göstermektedir. Anksiyete, korku ve stres gibi duyguların artış göstermesi, toplumun genel psikolojik sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Bununla birlikte, toplumsal dayanışma ruhu ve psikolojik destek ağlarının güçlenmesi, bu olumsuz etkilerin aşılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Sındırgı halkı, bu zorlu süreçte birbirine destek olmalı ve yaşam alanlarını yeniden inşa etme iradesini göstermelidir.
Panik, korku ve kaygı ile başa çıkmak, uzun bir süreç gerektirebilir; ancak unutulmamalıdır ki, birlikte hareket etmek, bu tür doğal felaketlerin getirdiği zorluklara karşı en etkili savunmadır. Sındırgı’da yaşananlar, afet sonrası psikolojik iyileşmenin önemine dair önemli dersler sunmaktadır.